CHP Genel Başkanı Özgür Özel: Demokrasiye İnananlar Güç Birliği Yapmalı

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Madrid’de düzenlenen Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı’nda; “Demokrasiye inananlar ve yeni bir ekonomik düzeni kurma iradesini taşıyanlar güç birliği yapmalıdır. Bugün yaşadığımız, kamu yararı gözeten sosyal politikalarla şahsi çıkarlara dayalı sağ siyasetin çatışmasıdır. Biz sol, sosyalist, sosyal demokratlara düşen kamu yararını siyasetin ve düzenin merkezine almaktır. Aşırı sağın yükselişine ve artan popülizme karşı mücadelede partilerimizin, kurumlarımızın ve Sosyalist Enternasyonal’in atabileceği en önemli adımlardan biri neoliberal ekonomik düzenin sömürdüğü insanlarımızın yanında olmak, yanında durmaktır” dedi.

CHP Genel Başkanıı Özgür Özel, bugün İspanya’nın başkenti Madrid’de Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı’na katıldı. Sözlerine İspanya’nın Valencia kentinde meydana gelen yangında hayatını kaybedenler için başsağlığı ve geçmiş olsun dileyerek başlayan Özel, şunları kaydetti:

“DEPREMDE VATANDAŞLARIMIZIN YANINDA OLAN İSPANYA’YA TEŞEKKÜRLERİMİZİ İLETİYORUM”

“Geçtiğimiz yıl 6 Şubat 2023 tarihinde Cumhuriyet tarihinin en acı günlerinden bir tanesini yaşadık. 11 ilimizin etkilendiği depremlerde 50 bin 783 vatandaşımızı kaybettik. Biz bu acıyı yaşarken yardıma koşan ilk ülkelerden bir tanesi 24 saaat içinde yanımızda olan, 10 şehrimizde arama kurtarma çalışmalarına katkı sağlayan, 500 kahraman denizcisiyle, iki askeri gemisiyle Türkiye’de olan ve Hatay ilimizde bir sahra hastanesi kurarak vatandaşlarımızın yanında olan İspanya’ya ülkem adına ve tüm vatandaşlarımız adına bir kez daha teşekkürlerimi iletiyorum.

“AMACIMIZ SOSYAL DEMOKRAT BELEDİYECİLİK ANLAYIŞINI HAKİM KILMAKTIR”

Benim partim Cumhuriyet Halk Partisi, geçtiğimiz yıl Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte 100’üncü yaşını kutladı. Cumhuriyeti kurmuş bir partinin lideri olarak köklü bir geleneğin ve önemli bir misyonun temsilcisi olarak karşınızdayım. Bu misyonun hedefi çağdaş bir toplum, gelişmiş ve adaletli bir ekonomik düzen oluşturmaktır. Yönetimde aklı ve bilimi hakim kılmak, saygın, barışçıl ve maceracılıktan uzak bir dış politika ile dünyanın önde gelen ülkeleri arasına girmektir. 47 yıldır Sosyalist Enternasyonalin üyesi olan CHP, Türkiye’de sosyal demokrasinin en önemli savunucusu ve tek siyasi temsilcisidir. 100 yıllık tarihi ile dünyanın en köklü partileri arasında yer almaktadır. 4 ay önce genel başkanlık görevine seçildiğim andan itibaren 31 Mart’ta gerçekleşecek olan yerel seçimlere odaklandım. Partimizin belediye başkanları hepinizin de çok yakından bildiği İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Muğla, Aydın ve Hatay’ın da içlerinde bulunduğu Türkiye’de çok önemli şehirleri ve nüfusumuzun neredeyse yüzde 60’ına yakınının bulunduğu şehirleri yerel yönetimde yönetmektedir. Belediyelerimiz ekonomik zorlukların halkımıza etkilerini de sosyal demokrat hizmetler ve dayanışma politikaları ile azaltmışlardır. Amacımız yerel yönetimlerdeki başarılarımızı büyütmek ve sosyal demokrat belediyecilik anlayışını ülkemizin genelinde hakim kılmaktır.

Dünyamız bir değişim ve dönüşüm sürecinden geçmektedir. Yaşadığımız sorunlar ve karşılaştığımız güçlükler geçtiğimiz asırlarda olduğu gibi sadece ulusal sınırlar içinde ulusal imkanlarla çözülebilecek sorunlar değildir. Aksine artık çağımızın en önemli sıkıntıları sınırları aşan, çözümü için hep birlikte çalışmamız gereken küresel sorunlardır.

Savaş, jeopolitik, jeoekonomik rekabet ortamı, Covid pandemisi gibi salgın hastalık tehditleri, gıda güvenliği, kuraklık, iklim krizi, düzensiz göç gibi sorunların yanında yükselen aşırı sağ akımlar her bölgede yeni riskler yaratmaktadır. Birbirine derinden bağlı olan bu sorunlar silsilesi halkımızın ekonomik ve sosyal koşullarını, demokrasilerimizi tehdit etmektedir. İtiraz ettiğimiz bu ekonomik düzenden hak ettiğini alamayan, kendini geride bırakılmış hisseden, gelir adaletsizliğini yaşayan kitleleri radikal söylemlerle kendine çekmeye çalışan aşırı sağ ideolojilerin de dünyanın pek çok bölgesinde güçlendiklerini izlemekteyiz. Bu yükselen aşırı sağ akımlar ve otoriter eğilimler tarihin sayfaları arasına gömdüğümüz zararlı ideolojileri tekrar gün yüzüne çıkarıyor ve enternasyonalist bakış açısına büyük zarar veriyor. Bu nedenle demokratik siyaseti güçlendirmeli, yükselen otoriterliğe karşı partilerimiz arasındaki dayanışmayı artırmalıyız.

Siyasi akrabalarımızın yönetimde olduğu ülkelerde, bu ülkelerin dış politikaları, bu ülkelerin kendi önceliklerini gündeme almaları elbette anlaşılırdır. Ancak siyasi muhataplarının bulundukları ülkedeki sağ, sığ, baskıcı, demokrasiyi askıya alan rejimler olarak hükmettikleri noktada siyasi akrabalarımızın kendileriyle kurdukları ilişkilerde, liderler arası iyi ilişkilerin yansımalarının bile sol, sosyal demokrat ve sosyalist ideolojiye başka coğrafyalarda zarar verdiğini gözetmek ve bu ilişki ağını doğru tarif etmek, kişisel yakınlıkların muhatap olunan ülkedeki siyasi akrabalarımızı ne duruma soktuğuna dikkat etmek, buradan tüm değerli ve her birisiyle ayrı ayrı gurur duyduğumuz ülkelerinin iktidarı sol ve sosyalist liderlere yapmam gereken önemli bir hatırlatmadır.

Demokrasiye inananlar ve yeni bir ekonomik düzeni kurma iradesini taşıyanlar, güç birliği yapmalıdır. Bugün yaşadığımız, kamu yararı gözeten sosyal politikalarla şahsi çıkarlara dayalı sağ siyasetin çatışmasıdır. Biz sol, sosyalist, sosyal demokratlara düşen kamu yararını siyasetin ve düzenin merkezine almaktır. Aşırı sağın yükselişine ve artan popülizme karşı mücadelede partilerimizin, kurumlarımızın ve Sosyalist Enternasyonal’in atabileceği en önemli adımlardan biri neoliberal ekonomik düzenin sömürdüğü insanlarımızın yanında olmak, yanında durmaktır.

“NİSAN AYINDA FİLİSTİN’İ ZİYARET EDEREK DİKKATLERİ GAZZE’DEKİ İNSANLIK DRAMINA ÇEKMEK İSTİYORUM”

Yaşadığımız son birkaç yıl bize savaş ve çatışmanın hala insanlık için en önemli risklerden biri olduğunu ne yazık ki gösterdi. Bugün tam ikinci yılını doldurduğumuz Ukrayna-Rusya savaşı ile Avrupa kıtasında 1945’ten sonra ilk kez böyle bir savaşa tanıklık ettik. Üstelik hala devam eden bu yıkıcı savaşın yarattığı tırmanma ve yayılma riskleri bütün dünyayı da tehdit etmektedir. 7 Ekim 2023’te Hamas’ın gerçekleştirdiği saldırı sonrasında İsrail’in Gazze’de yürüttüğü operasyonlarda şu an itibarıyla 30 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini, bunun önemli bir kısmının kadınlar ve çocuklar olduğunu hatırlatmak isterim. Bu konuda geçtiğimiz kasım ayında uluslararası bir barış çağrısında bulunmuş, Sosyalist Enternasyonal’de temsil edilen ülkelerin, o ülkelerdeki sol, sosyal demokrat partilerin liderlerine bir mektup yazmıştım. Önümüzdeki nisan ayında Filistin’e bir ziyaret gerçekleştirerek dikkatleri Gazze’deki insanlık dramına çekmek istiyorum ve bu konuda önemli bir mesafe aldığımızı memnuniyetle ifade etmek istiyorum.

“DÜNYANIN NERESİNDE OLURSA OLSUN MAZLUM HALKLARLA DAYANIŞMA İÇİNDE OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Önümüzdeki nisan ayındaki ziyaretten sonra Gazze’de derhal bir kalıcı ateşkesin sağlanması ve insanı yardımların geçişine izin verilmesiyle ilgili buradan önemli bir çağrıyı hep birlikte tartışmamız gerektiğini düşünüyorum. Sorunun kalıcı çözümü Birleşmiş Milletler’in 67 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulması ile erişilecek, iki devletli oluşuma ihtiyaç duyduğunu vurgulamak isterim. Akan kan nerede olursa olsun ister Ukrayna, ister Gazze, ister Yemen, ister Afrika’da, dünyanın neresinde olursa olsun güçlünün ve zulmün karşısında durmaya, mazlum halklarla dayanışma içinde olmaya devam edeceğiz.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir